Sosyal Medya

Güncel

Ramazan Kayan: Hz. Hüseyin(ra) kişisel cennet hesapları yapıp hac mevsiminde Mekke’de kalmayı tercih etmedi

Milat gazetesi yazarı Ramazan Kayan geleceği inşa edecek bireyin sahip olması gereken karakteristik özellikleri köşesinde anlattı.



Ramazan Kayan geleceği inşa etmek için birey olarak sorumluluktan kaçmaması gerektiğini ve geleceğe dair bir hedef içinde olunması gerektiğini kaleme aldı.

Yazının Tamamı

Gelecek; iman, donanım ve özgüven iÅŸidir…
 
Korku, kaygı, kuÅŸku kuÅŸatmasını kıramayanların geleceÄŸi karanlıktır… Vehimlerin, vehenlerin, vesveselerin vahametini yaÅŸayanların yarınlarla ilgili bir iddialarının olabileceÄŸini düşünemiyorum…
 
Ölüm korkusu, rızk endiÅŸesi, cezalandırılma tedirginliÄŸi terk edilmeden geleceÄŸe yürüme takatini kendimizde bulamayız…
 
Geleceklerinden emin olanlar ise; Rablerine güven duyanlar ve o yolda bedel ödeyenlerdir… DoÄŸrusu Müslümanca yaÅŸayan her insanın geleceÄŸi vardır…
 
Peki geleceği inşa edebilmek için neler yapmak lazım?
 
Öncelikle rüya görmek lazım… Rüyası olmayanın, geleceÄŸi de yoktur… Bir gelecek rüyası, yeni dünyaların inÅŸası için zorunludur… Zaten rüyası olmayanlar, kabuslardan da kurtulamazlar…
 
Rüya görmek, hedef belirlemek demektir; yüce ideallerin, ulvi gayelerin adamı olmak demektir… Ä°dealleri çökmüş, iddiaları bitmiÅŸ, iradeleri tükenmiÅŸlerin ne rüyası olacak?
 
Rüyanın gerçekleÅŸmesi için öncelikle uykudan uyanmak gerekir…
 
Hareket halinde olanların rüyası haktır… Akıbetleri hayırdır…
 
Unutmamak lazım ki; Yusuf’un Mısır diye bir rüyası vardı…
 
Hz. Musa’nın Firavun’un zulmü altında köleleÅŸtirilen Ä°srailoÄŸulları için ilk günden gördüğü bir özgürlük rüyası vardı…
 
Hendek’te açlıktan midesinin üstüne taÅŸ baÄŸlayan Hz. Muhammed(sav)’in Kayzer’in, Kisra’nın, Yemen’in saraylarının kapısının bu ümmete açılacağına dair bir rüyası vardı…
 
Hudeybiye’den önce fethin rüyasını görmüştü…
 
Selahaddin-i Eyyübi Kudüs’ün rüyasını görmeseydi Kudüs’ü fethedemezdi…
 
Fatih Sultan Mehmed Ä°stanbul’un rüyasını gördükten sonra Konstantiniyye Ä°stanbul oldu…
 
Bugünün hakkını verenler ancak geleceÄŸi hak ederler…
 
Gelecek aslında bugündür… Bugünü iyi olanın yarını da aydınlıktır… Anın vacibini icra edenler istikbale umutla bakabilirler… Gelecekte yüzümüzün gülmesini istiyorsak, bugüne ne yüklediÄŸimize bakalım… Günün gürültüsüne takılı kalan, ödevlerini yarına bırakanların geleceÄŸi de güme gitmiÅŸtir…
 
Bizi atiye taşıyacak olan, bugünkü aÅŸk, azim, aksiyon ve adanmışlığımızdır…
 
Åžayet bir erteleyen isek tüm emekler eleme dönüşür… Mücadele boÅŸluk kabul etmiyor… BaşıboÅŸluk ve boÅŸ vermiÅŸliÄŸi hiç kaldırmıyor… “Ä°ki günü müsavi olan”ların bile kaybına dikkat çekilirken, gününü gün edenlere ne demek lazım?
 
Bir de bugünü yaÅŸarken geçmiÅŸe takılı kalmamak, bakışını ileriye dikmek… GeçmiÅŸin birikimine yaslanırken dünde kalmamak… Gençler hayalleri ile, yaÅŸlılar hatıraları ile yaÅŸar… Hayalle hatıra arasında bocalayıp kalmadan, hakikat için harekete geçmek esastır… GençliÄŸin heyecanını, yaÅŸlılığın tecrübesi ile sentezlemek en güzeli…
 
Gelecek, kendini aÅŸanların iÅŸidir… Sadece kendisi için yaÅŸayanların üstesinden gelebileceÄŸi bir iÅŸ deÄŸildir… Bencil, benci, bireyci, dünyacı, çıkarcı bireylerin bunu becermesi mümkün deÄŸil… Sorumluluk bilinci, adanmışlık ruhu belirleyicidir… KiÅŸisel ikbal ve istikbal peÅŸinde olanlar, bireysel baÅŸarıyı önceleyenler bu yolda tutunamazlar…
 
Hz. Hüseyin(ra) kiÅŸisel cennet hesapları yapıp hac mevsiminde Mekke’de kalmayı tercih etmedi… Mazlumiyetin direniÅŸe nasıl dönüşeceÄŸini kanıtlamak için Kerbela yolunu tuttu…
 
Ãœmmetin geleceÄŸini, Mina’da kurban kesmekte deÄŸil, Kerbela’da kurban olmakta buldu…
 
Anlaşılan o ki, gelecek bedelsiz inÅŸa olmuyor… Çilesiz yol alınmıyor… Bizden öncekilerin başına gelen bizim de başımıza gelmeden cennete gidilmiyor… Taif’te taÅŸlanmadan, Uhud’da sarsılmadan, Tebük’te terlemeden, Hendek’te karnına taÅŸ baÄŸlamadan geleceÄŸin teminatı olmuyor…
 
Evet, elini taşın altına sokmaktan gayrı gelecek yok… Alın terimiz, gözyaşımız geleceÄŸimizin güvencesidir…
 
Esas olan geleceÄŸi birlikte kurmaktır… Kolektif bir ruh, müşterek bir irade ile geleceÄŸe yürümektir…
 
Ya birlikte var olacağız ya da tek tek yok olacağız…
 
Hizipçi, grupçu, itici, dışlayıcı, bireyci bir kafanın geleceÄŸi olmaz… KiÅŸisel ihtiras, imtiyaz, iktidar ve ikbal peÅŸinde olanların kimseye katkısı beklenemez…
 
Çağın devasa sorunlarının altından hiç kimse tek başına kalkamaz…
 
O halde örgütlenelim ki, önümüz açılsın…
 
Örgütlenelim ki, özgüven kazanalım…
 
Örgütlenelim ki, özgürleÅŸebilelim…
 
Oldu ki bu zemini bulamadık, ne yapacağız? Vaz mı geçeceÄŸiz? Hayır! Yalnız kalsak da hedefe odaklanmak durumundayız…
 
“Kimse yoksa ben varım!” kararlılığı ile… “Biz kaç kiÅŸiyiz?” demeden…
 
“Hala oralarda mısın?” diyenlere raÄŸmen, “Hamdolsun ki buradayım.” iman ve itminanı ile…
 
Takip ettiÄŸimiz çizgi bizi O’na taşıyorsa bu bize yeter…
 
Mademki mezarlık, insanoğlunun kaçınılmaz geleceğidir; o halde ölüm ötesi yatırımlara yoğunlaşalım.
 

 

Ramazan Kayan, Milat

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.